kolay kolay - Turkish English Dictionary

kolay kolay

Meanings of "kolay kolay" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
kolay kolay easily adv.
The memory of such flames cannot easily be snuffed from the mind, or from the landscape.
Bu tür alevlerin anısı zihinlerden ya da manzaradan kolay kolay silinemez.

More Sentences
kolay kolay simply adv.

Meanings of "kolay kolay" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kolay easy adj.
So it is not easy.
Yani kolay değil.

More Sentences
kolay etkilenir impressionable adj.
She's very impressionable.
Çok kolay etkileniyor.

More Sentences
çok kolay very easy adj.
This is very easy because they are two very good reports written by two very good parliamentarians.
Bu çok kolay çünkü bunlar çok iyi iki parlamenter tarafından yazılmış çok iyi iki rapor.

More Sentences
General
kolay para easy money n.
It's easy money.
O kolay para.

More Sentences
çok kolay piece of cake n.
Finishing the job by Tuesday will be a piece of cake.
İşi salıya kadar bitirmek çok kolay olacak.

More Sentences
kolay soru easy question n.
You had better begin with easier questions.
Daha kolay sorularla başlasan iyi olur.

More Sentences
kolay ulaşım easy access n.
There is easy access to the beach.
Sahile kolay ulaşım var.

More Sentences
kolay erişim easy access n.
Looking at the conditions on this border, you cannot actually believe that easier access is the real issue.
Bu sınırdaki koşullara baktığınızda asıl meselenin daha kolay erişim olduğuna gerçekten inanamazsınız.

More Sentences
kolay dil easy language n.
French is definitely not the easiest language to learn.
Fransızca kesinlikle öğrenmesi en kolay dil değil.

More Sentences
kolay zafer romp n.
The dominant team's victory was described as a romp by the sports commentators.
Galip gelen takımın zaferi spor yorumcuları tarafından kolay bir zafer olarak nitelendirildi.

More Sentences
kolay kazanmak win easily v.
I will win easily.
Kolayca kazanacağım.

More Sentences
kolay olmak be easy to v.
It won't be easy to sell this house.
Bu evi satmak kolay olmayacak.

More Sentences
kolay sinirlenmek get angry easily v.
I get angry easily.
Kolayca sinirlenirim.

More Sentences
kolay sinirlenmek anger easily v.
I anger easily.
Ben kolayca sinirlenirim.

More Sentences
kolay öfkelenmek anger easily v.
I anger easily.
Kolay öfkelenirim.

More Sentences
(zor/kolay) olduğunu düşünmek call v.
I thought there was already a song called Kismet.
Ben Kısmet adlı bir şarkının zaten olduğunu düşündüm.

More Sentences
kolay ulaşmak romp v.
The politician was able to romp to victory in the election.
Politikacı seçimlerde kolayca zafere ulaştı.

More Sentences
kolay straightforward adj.
It is relatively straightforward to poison water.
Suyu zehirlemek nispeten kolaydır.

More Sentences
kolay easier adj.
In Berlin, the precaution was taken of creating a margin in order to make enlargement possible and easier.
Berlin'de, genişlemeyi mümkün ve kolay kılmak için bir marj oluşturma önlemi alınmıştır.

More Sentences
kullanımı kolay easy to use adj.
This computer is powerful, efficient, and easy to use.
Bu bilgisayar güçlü, verimli ve kullanımı kolay.

More Sentences
en kolay simplest adj.
This is the first step, and it perhaps the simplest.
Bu, ilk adımdır ve belki de en kolay olanıdır.

More Sentences
kolay incinir vulnerable adj.
Children are so vulnerable.
Çocuklar çok kolay incinir.

More Sentences
kolay kırılan fragile adj.
The model plane they built was fragile.
Yaptıkları model uçak kolayca kırılabilirdi.

More Sentences
kolay uncomplicated adj.
I found the problem uncomplicated.
Ben sorunu kolay buldum.

More Sentences
daha kolay easier adj.
If it had done that, our situation would be an easier one.
Eğer bunu yapmış olsalardı, durumumuz daha kolay olurdu.

More Sentences
kadar kolay as easy as adj.
That is not as easy as it sounds, though.
Yine de bu göründüğü kadar kolay değil.

More Sentences
en kolay easiest adj.
It is the easiest thing in the world to be a pessimist.
Karamsar olmak dünyadaki en kolay şeydir.

More Sentences
kolay snap adj.
It's a snap.
Bu çok kolay bir iş.

More Sentences
kolay simple adj.
However, it has not been simple to respond to both demands.
Ancak her iki talebe de cevap vermek kolay olmamıştır.

More Sentences
kolay easy adj.
We all know that the accession of ten new countries is not an easy task.
On yeni ülkenin katılımının kolay bir iş olmadığını hepimiz biliyoruz.

More Sentences
kolay tanınan unmistakable adj.
Tom's voice is unmistakable.
Tom'un sesi kolay tanınabilir.

More Sentences
kolay etkilenen suggestible adj.
He was highly suggestible.
Oldukça kolay etkilenen biriydi.

More Sentences
kolay etkilenen susceptible adj.
Children and teenagers are particularly susceptible to advertising.
Bilhassa çocuklar ve gençler reklamlardan daha kolay etkilenirler.

More Sentences
kolay gıdıklanır ticklish adj.
Tom isn't ticklish.
Tom kolayca gıdıklanmaz.

More Sentences
kolay kandırılır gullible adj.
I'm not as gullible as you think I am.
Düşündüğün kadar kolay kandırılır değilim.

More Sentences
kolay erişilebilir easily accessible adj.
It's not easily accessible.
Kolay erişilebilir değil.

More Sentences
kolay ulaşılabilir easily accessible adj.
The picnic area is easily accessible by road.
Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.

More Sentences
kolay taşınır easy to carry adj.
The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
Bu elektronik sözlüğün kullanışlı yanı, her yere kolayca taşınabilmesi.

More Sentences
kolay erişilebilir accessible adj.
Guns are readily accessible to Americans.
Silahlar Amerikalıların kolayca erişilebileceği durumda.

More Sentences
kolay hands down adj.
I won hands down.
Kolayca kazandım.

More Sentences
Common Usage
kolay kırılabilen delicate adj.
kolay anımsanan catchy adj.
kolay hatırlanan catchy adj.
hatırlaması kolay catchy adj.
General
kolay iş cushy job n.
kolay iş shade n.
çok kolay iş snap n.
kullanımı kolay sistem veya prosedür user friendly n.
kolay anlaşılırlık pellucidness n.
kolay kazanılan şey snip n.
kolay kazanç gravy n.
kolay iş child's play n.
aldatması kolay kimse cully n.
kolay anlaşılabilirlik lucidity n.
kolay şey jam n.
çok kolay şey cinch n.
kolay iş sitter n.
kolay karışabilirlik miscibility n.
kolay pes eden quitter n.
kolay kazanılıp kolay harcanılan para easy money n.
kolay iş duck soup n.
kolay iş picnic n.
kolay galibiyet walkover n.
kolay iş snip n.
kolay kırılma frailty n.
kolay iş snap n.
kolay bozulabilen gıda maddeleri perishables n.
çok kolay şey doddle n.
kolay ve iyi maaşlı bir iş sinecure n.
kolay kazanılan başarı walkover n.
çok kolay iş child's play n.
kolay kırılma fragility n.
kolay heyecana kapılma excitableness n.
kolay yatıştırılma placability n.
tüylerin kolay yolunabilmesi için yapılan ön işlem calding n.
kolay tutuşan madde combustible n.
kolay kazanılmış başarı walkaway n.
işin sağlıklı ve kolay takibi proper and easy monitoring of work n.
kolay aldatılma gullibility n.
para kolay kazanılmıyor money doesn't grow on trees n.
kolay kazanılmış para easy money n.
kolay iş cinch n.
çok kolay bir şey a piece of cake n.
kolay hesaplama soft computing n.
kolay av sitter n.
kolay heyecana kapılma excitability n.
kolay kırılırlık fragility n.
kolay okunan hafif kitaplar light literature n.
kolay anlaşılırlık pellucidity n.
kolay etkilenme impressionability n.
kolay etkilenme impressibility n.
kolay iş piece of cake n.
kolay iş simple job n.
çok kolay slice of cake n.
kolay iş easy task n.
çok kolay child's play n.
kolay iş bit of cake n.
çok kolay easy task n.
çok kolay simple job n.
kolay iş slice of cake n.
çok kolay bit of cake n.
kolay av sitting ducks n.
kolay hedef sitting ducks n.
kolay sinirlenen kimse hot-tempered person n.
kolay öğrenemeyen kimse dunce n.
kolay iş plain work n.
kolay zafer walkover n.
kolay zafer runaway n.
kolay zafer an easy victory n.
bir işi yapmanın kolay yolu easy way of doing something n.
kolay zafer easy victory n.
kolay seçenek easy option n.
kolay kazanılmış para easily gotten money n.
kolay kazanılmış para easily earned money n.
kolay soru softball question n.
en kolay yol the easiest way n.
kolay zafer blowout n.
kolay galibiyet easy victory n.
kolay galibiyet blowout n.
kolay bulunabilme accessibility n.
kolay elde edilen başarı cheap victory n.
kolay görev easy task n.
kolay zafer blow-out n.
kolay galibiyet blow-out n.
kolay iş light task n.
kolay görev light task n.
(kanada) eğitim kurumunda kolay olduğu düşünülen ders bird course n.
anlaşılması ve dinlenmesi kolay müzik accessible music n.
kolay seçenek soft option n.
kolay ipuçları handy tips n.
kullanımı kolay ipuçları handy tips n.
kolay endişelenen kimse alarming person n.
kolay ulaşılabilir durum örneklemesi convenience sampling n.
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli meme n.
saf ve kolay kanan kimse babe n.
çözümü kolay sorun banana problem n.
kolay açma şeridi tearstrip n.
kolay bulunmaz fırsat catch n.
kolay laborless n.
delinmesi veya kesilmesi kolay olan ve üzerine çakılan çivileri tutacak, çok gözenekli toprak çanak çömlek terra-cotta lumber n.
kolay yol the high road n.
kolay etki altına giren kimse toy n.
kolay anlaşılır olma translucence n.
kolay anlaşılır olma translucency n.
kolay biçim değiştirme elasticity n.
kolay ve kesintisiz ilerleme easy going n.
kolay ve engelsiz gidişat easy going n.
cevabı kolay olan bir soru diamond ball n.
cevabı kolay olan bir soru softball n.
kolay etkilenmeme unsusceptibility n.
kolay kandırılan kimse john n.
kolay lokma john n.
kolay anlaşılırlık limpidness n.
kolay anlaşılma literateness n.
kolay eğilip bükülebilme lithesomeness n.
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça match n.
kolay yönetilebilme maneuverability n.
kolay anlaşılırlık lucidity n.
çok kolay görev bludge n.
kolay iş bludge n.
aktarımın kolay veya güvenli olması için basılı malzemenin nokta boyutuna indirgenmiş fotografik çoğaltımı microdot n.
kolay zafer breeze n.
kolay yol high road n.
en kolay yol highroad n.
en kolay güzergah highroad n.
kolay ufalanabilirlik friability n.
kolay elde edilen şey gimme n.
kolay kandırılan kimse chouse [obsolete] n.
yüksek gelir getirip kolay ve risksiz olan meslek veya kazançlı girişim gravy train n.
ince ve kolay algılanmayan argüman kullanımı logic-chopping [uk] n.
çözümü kolay sorun open-and-shut case n.
kolay seçenek option n.
birden fazla seçenek arasından en kolay olanı option n.
kolay etkilenme impressionableness n.
kolay alev alan madde inflammable n.
uygulaması kolay olan şey pianola n.
kolay elde edilen şey pianola n.
kolay para fast buck n.
kolay kazanılmış para quick buck n.
kolay para quick buck n.
kolay yorulma fatigableness n.
kolay ve rahat konum feather-bed n.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş feather-bed n.
kolay ve rahat konum featherbed n.
kolay, rahat ve iyi maaşlı iş featherbed n.
kolay kırılan kenar featheredge n.
kolay yatışabilme placableness n.
kolay affedebilme placableness n.
kolay av vuruşu potshot n.
kolay menzilden yapılan atış potshot n.
kolay kandırılan kimse flathead n.
kolay uyumlanabilir olma fluidity n.
kolay bozulan yiyeceklerin muhafaza edildiği oda preservatory [obsolete] n.
kolay kazanılan başarı romp n.
kolay aldanan kimse rook n.
kolay ve iyi maaşlı işi olan kimse sinecurist n.
kolay hedef sitter n.
kolay sayı sitter n.
kolay savunma sitter n.
çok kolay olan şey sitter n.
(krikette) kolay atış sitter n.
kolay ufalanan gevşek toprak crumb n.
kolay ufalanma friabiiity n.
kolay iş skoosh [dialect] [scotland] n.
kolay lokma smelt [obsolete] n.
halledilmesi kolay sorun soluble n.
kolay kazanmak earn easily v.
kolay kırılır yapmak embrittle v.
kolay kırılır olmak embrittle v.
kolay kolay yılmamak elasticise v.
kolay kolay yılmamak elasticize v.
kolay kazanmak walk over v.
kolay kazanmak romp v.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak do something the hard way v.
kolay kazanmak romp through v.
kolay kolay yılmamak elasticate v.
kolay kolay geçmemek linger on v.
kolay kazanmak run away v.
en kolay işi bile becerememek can't cut the mustard v.
kolay yolu tercih etmek take the easy way out v.
kolay bir hedef olmak be susceptible to v.
çok kolay kazanmak win hands down v.
kolay erişmek easily access v.
kolay sinirlenmek have a short fuse v.
kolay sinirlenmek have a quick temper v.
kolay sinirlenmek get mad quickly v.
kolay strese girmek get stressed easily v.
kolay vize almak get a visa easily v.
kolay bir şekide vize almak get a visa easily v.
kolay alınmak be easily offended v.
(kolay kolay) hayır diyememek have trouble saying no v.
kolay yolu seçmek take the easy way out v.
kolay sinirlenmek get mad easily v.
kolay çileden çıkmak get mad easily v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harl v.
(kolay taşımak için ölü tavşanın) bir ayağını diğerine bağlamak harle v.
anlaşması kolay biri olmak honey v.
en kolay atış yapılan orta bölgeden atış yapmak groove v.
kolay menzilden atış yapmak potshot v.
kolay hale getirmek predigest v.
kolay değişen (çehre) mobile adj.
kolay farkedilmez subtile adj.
kolay anlaşılır as clear as light adj.
kolay facile adj.
kolay kolay yılmayan elasticizing adj.
kolay flowing adj.
kolay elementary adj.
kolay kırılır frangible adj.
kolay tutuşan inflammable adj.
kolay ürkütülen spooky adj.
daha kolay yönetilebilen wieldier adj.
kolay anlaşılır apparent adj.
kadar kolay kırılır as brittle as adj.
kolay tanımlanamaz nondescript adj.
kolay kontrol edilir tractable adj.
kolay kontrol edilemeyen intractable adj.
kolay anlaşılır coherent adj.
saklaması kolay storable adj.
kolay şekil alan waxy adj.
anlaması kolay simple adj.
kolay eğilip bükülebilen lithe adj.
kolay unlaboured adj.
sağlam ve kullanılması kolay foolproof adj.
kolay anlaşılır lucid adj.
kolay ready adj.
kolay kızdırılır inflammable adj.
kolay kullanılabilen wieldy adj.
kolay downhill adj.
kolay sweet adj.
kolay yönetilen wieldy adj.
kolay sinirlenir huffish adj.
sindirimi kolay digestible adj.
kolay etkilenmez immovable adj.
tadı bebek maması gibi ve hazmı kolay olan (yemek) bland adj.
kolay unlabored adj.
düşüncelerini kolay ifade edebilen articulate adj.
kolay kırılır frail adj.
kolay effortless adj.
kolay işlenemez refractory adj.
kolay kavrayan percipient adj.
kolay etkilenen impressible adj.
kolay anlaşılan articulate adj.
kolay yatışır placable adj.
kolay sinirlenir huffy adj.
kolay beğenmez fastidious adj.
çabuk ve kolay like smoke adj.
en kolay yönetilen wieldiest adj.
kolay smooth adj.
kolay paniğe kapılan panicky adj.
kolay kırılır brittle adj.
gayet kolay quite easy adj.
yapıştırması kolay easy to post adj.
kolay bozulur perishable adj.
kolay tutuşan combustible adj.
daha kolay kullanılabilen wieldier adj.
kolay kavranılmaz impalpable adj.
kolay telaşa kapılır excitable adj.
kolay bükülür flexible adj.
kolay kolay yılmayan elasticising adj.
yapması kolay simple adj.
kolay anlaşılır pellucid adj.
çok kolay as easy as pie adj.
kolay sinirlenir inflammable adj.
kolay kırılır fragile adj.
kolay kıvrılır lithesome adj.
kolay aldanan gullible adj.
kolay heyecanlanan excitable adj.
kolay şekil alan waxen adj.
kolay cushy adj.
kolay affeder placable adj.
kolay like smoke adj.
temizlenmesi kolay easy clean adj.
içimi kolay silky adj.
kolay heyecanlanır excitable adj.
başkalarına kolay geçen (neşe) infectious adj.
kolay geçen running adj.
kolay etkilenen impressionable adj.
kolay aldatılabilir gullible adj.
kolay işlenir tractable adj.
savunması kolay tenable adj.
kolay erişilir easy accessible adj.
sağlam ve kullanılması kolay surefire adj.
kolay kırılır smashable adj.
kolay olmayan nontrivial adj.
kolay kanan gullable adj.
kolay sinirlenen iracund adj.
kolay sinirlenir irascible adj.
çok kolay easy peasy adj.
kolay yönelebilen versatile adj.
ulaşımı kolay easy access to adj.
kolay yönlendirilen easily guided adj.
akılda kolay kalan catchy adj.
kolay elde edilmiş facile adj.
kolay yapılmış facile adj.
kolay ufalanabilir friable adj.
kolay tutuşur flammable adj.
kolay sinirlenen easily-angered adj.
kolay sinirlenir short-tempered adj.
kolay open-and-shut adj.
kolay inanan simple-hearted adj.
kolay kullanımlı handy adj.
acil (yiyecek vb) çabuk ve kolay hazırlanabilen instant adj.
kolay işitilir clear adj.
kolay sezen discerning adj.
kolay aldanır dupe adj.
kolay anlaşılır plain adj.
kolay görülemeyen unobtrusive adj.
kolay görülmeyen unobtrusive adj.
satışı kolay vendible adj.
kolay bozulan perishable adj.
kolay çürür perishable adj.
kolay anlamayan unreceptive adj.
kolay ikna edilen exorable adj.
kolay kanan exorable adj.
kolay tongaya düşürülen easily-tricked adj.
kolay kandırılan easily-tricked adj.
kolay idare edillir easily led adj.
kolay anlaşılır limpid adj.
tahmini kolay easy to guess adj.
kolay sindirilebilen easily digestible adj.
kolay sindirilen easily digestible adj.
kolay sindirilebilir easily digestible adj.
kullanımı kolay easy-to-use adj.
kolay kırılır slimsy adj.
kolay kandırılan deceivable adj.
kolay aldatılan deceivable adj.
kolay tanınan unmistakeable adj.
anlaşılması ve kullanılması kolay (bilgisayar yazılımı vs.) intuitive adj.
kolay incinen flappable adj.
kolay anlaşılan thinly-veiled adj.
açık/anlaşılması kolay (mesaj/tehdit) thinly-veiled adj.
kolay taşınabilir easy to carry adj.
kolay taşınabilir easily carryable adj.
kolay taşınır easily carryable adj.
hazırlanması kolay easy-to-prepare adj.
kolay okunur reader friendly adj.
kolay uygulanabilir easily applicable adj.
kolay anlaşılan accessible adj.
kolay anlaşılan easily understandable adj.
kolay anlaşılabilen easily understandable adj.
çok kolay foolproof adj.
kolay okunur reader friendly adj.
çok kolay tüketilebilen bingeable adj.
kolay elde edilen cheap adj.
kolay heyecanlanan temperamental adj.
atıştırmalık (miktarında), okuması/izlemesi kolay ve kısa (makale ya da video) snackable adj.
kolay anlaşılır translucent adj.
kolay anlaşılır transpicuous adj.
kolay etkilenen tremulous adj.
kolay bozulmayan troubleproof adj.
yerine getirilmesi kolay easy adj.
kolay uygulanabilir applicatory adj.
kolay eath [scottish] adj.
sihirli el değmiş gibi kolay bir şekilde automagic adj.
hatırlaması kolay olmayan uncatchy adj.
anlaması kolay hale getirilmemiş unclarified adj.
kolay kontrol edilemeyen undocile adj.
kolay unexacting adj.
kolay beğenen unexacting adj.
kolay telaşlanmayan unexcitable adj.
kolay unformidable adj.
kolay kırılan unhardy adj.
kolay unlaborious adj.
kolay unlabouring adj.
kolay etkilenmeme unmalleable adj.
kolay ikna edilmeme unmalleable adj.
kolay yatışmayan unplacable adj.
kolay affetmeyen unplacable adj.
kolay solan evanescent adj.
kolay algılanan unsubtle adj.
kolay etkilenmeyen unsusceptible adj.
sindirimi kolay light adj.
dayanılması kolay light adj.
kolay ethe [obsolete] adj.
kolay bükülür lissom adj.
kolay bükülür lissome adj.
kolay anlaşılır literate adj.
kolay eğilip bükülebilen lithesome adj.
kolay anlaşılır lucid adj.
kolay heyecanlanan bobbery adj.
kolay hands-down adj.
kullanımı kolay handsome adj.
kolay manevra yapılan handsome adj.
hatırda tutması kolay memorable adj.
kolay şekillendirilen bowable adj.
kolay etkilenen bowable adj.
kolay kırılır breakaway adj.
kolay bükülür breakaway adj.
kolay parçalanır breakaway adj.
kolay anlaşılan luculent adj.
kolay anlaşılan luminous adj.
kolay ve yüzeysel glassy adj.
serbest ve kolay glib adj.
aşırı kolay şekilde yazılmış glib adj.
kolay fark edilecek şekilde yerleştirilmiş obvious adj.
keşfi kolay obvious adj.
yorumlaması kolay obvious adj.
kolay kabul etmeyen choosey adj.
kolay kolay almayan choosey adj.
kolay yoldan zengin olma get-rich-quick adj.
kolay yorulmayan long-winded adj.
aşırı kolay overeasy adj.
çok kolay telaşa kapılan overexcitable adj.
aşırı kolay overlight adj.
çok kolay oversimple adj.
çok kolay oversimplistic adj.
kolay royal adj.
kolay çıkarılamayan impacted adj.
kolay telaşa kapılan impassionable adj.
kolay heyecanlanan impassionable adj.
kolay etkilenmez implacable adj.
kolay etkilenen impressionistic adj.
kolay tutuşan inflamable adj.
kolay kazanılmayan close adj.
kolay eğitilir coachable adj.
kolay heyecanlanan combustible adj.
kolay tutuşur combustious [obsolete] adj.
işbirliği yapması kolay comfortable adj.
idaresi kolay comfortable adj.
kolay çözünen diffluent adj.
kolay ikna edilebilir doughfaced adj.
öncekinden daha kolay olan downhill adj.
daha kolay downhill adj.
kolay etkilenen ductile adj.
kolay işlenir ductile adj.
güçlü asitler veya alkalilerle yıkanarak kolay çıkarılamayan indelible adj.
kolay yatışır pacificable adj.
kolay affeder pacificable adj.
kolay bükülen pappy adj.
kolay kırılan pindling [dialect] adj.
kolay algılayan clear adj.
kolay yönetilen clever [dialect] adj.
kullanımı kolay clever [uk] adj.
kolay ulaşılabilen ve çalakalem yapılmış fast-food adj.
kolay yorulan fatiguable adj.
kolay yönlendirilen feeble adj.
kolay görülemeyen inobtrusive adj.
kolay işlenemeyen intractable adj.
kolay dövülemeyen intractable adj.
kolay iyileştirilemeyen intractable adj.
kolay rahatlatılamayan intractable adj.
(sorun, hastalık) kolay çare bulunamayan intractable adj.
anlaşılması kolay peoplish adj.
anlaşılması kolay populist adj.
anlaşılması kolay populistic adj.
kolay affeden pacable adj.
kolay sakinleştirilen pacable adj.
hızlı ve kolay hazırlanabilen convenience adj.
kolay heyecanlanan flappable adj.
kolay heyecanlanan flustery adj.
kullanımı kolay pullman adj.
kolay scratch adj.
kolay işlenir sequacious [obsolete] adj.
çözümü kolay olmayan serious adj.
kolay sinirlenen sharp-tempered adj.
kolay ve iyi maaşlı işe ait veya ilişkili sinecural adj.
kolay ve iyi maaşlı iş yapısında olan sinecural adj.
kolay ve iyi maaşlı iş özellikleri bulunan sinecure adj.
kolay uyanmayan sleep-charged adj.
kolay soft adj.